GOTİK MİMARİ




GOTİK MİMARİ:

Gotik yapılar, Tanrı’ya ulaşmak için yapılmış ve en özgün ürünler dini mimaride verilmiştir. Bu dönemde insan eyleminin odağı dinsel yasam olduğu için, en ileri mimari tasarım ve teknolojiye sahip olan yapılar kilise tarafından yaptırılmıştır. Avrupa mimarlığında önemli yer tutan ve genellikle yapımları yıllarca süren çok sayıda katedral inşa edilmiştir
Gotik’in en önemli katedrallerinden biri, Paris’teki Notre Dame Katedrali’dir

Gotik mimari çatı ve cephe sistemleri açısından üç yenilik getirmiştir

  • · Kaburgalı tonoz,
  • · Dayanma ayakları (kontrforlar),
  • · Dayanma kemerleri (payanda kemerleri).



RÖNESANS MİMARİSİ:
  Rönesans mimarisinin kurucusu, Floransalı Brunelleschi’dir . Brunelleschi, gerçekleştirdiği yapılarda tüm Gotik ayrıntıları ayıklamış, onun yerine, klasik mimarlık programında yer alan öğeleri kullanmıştır.

Gotik’te derine ve yukarı doğru hareket olduğu halde, Rönesans’ta mekan hareketsiz ve yerinde duran bir etkidedir. Rönesans, Gotik’teki kaburga ve kaburgalı haç tonozu onların dinamik hareketleri dolayısıyla reddetmiş, daha statik etkili olan klasik tonoz ile kubbeyi ele almıştır. Tavanlarda kaset kullanımı ile bu etki arttırılmıştır. Çatı örtüsü sekli için, eski Roma’nın saray ve hamamları örnek alınmıştır. Gotik’in dayanma sisteminin strüktürel avantajı ile tasın ağırlığını hissettirmeyen anlayışının yerini, Rönesans mimarisinde Antikite’de olduğu gibi bir ağırlık ve güç etkisi almaktadır. insan, Antikite’de olduğu gibi yeniden yapının ölçü birimi olmuştur. Gotik’teki duygusal ölçüsüzlük reddedilir, ağırbaşlılık ve denge esas olarak alınır. Böylece Rönesans yapısı, yükseklikleri ve mekan büyüklükleri ile şaşırtıcı olmaktan uzaklaşır, tamamen insani ve dünyevi bir yapı olur.



BAROK MİMARİ:

Barok mimari, Rönesans’ın katı kurallarına bir tepki olarak (Karsı-Reform hareketi) İtalya’da
Roma’da ortaya çıkmış ve 17. yüzyılda ülkenin gözde üslubu ölmüştür. Rönesans’a oranla yapıların hem planları hem de bezeme programı değişmiştir. Barok mimarlık abartılı hacim ve dekorları kullanarak görkem ve güç etkisi yaratmaya çalışmıştır. Tanrı ve kral, dönemin iki mutlak hükümdarıdır. Tanrı için kiliseler, kral için saraylar yapılmaktadır. Kilise iç mekanları Cennet’in küçük bir örneğini vermeyi amaçlamaktadır. Resim, heykel ve mimarlık bezemesi bu amacın gerçekleşmesine yardımcı olmaktadır. Yapıların iç mekanları ışıklıdır. Kubbe içleri ve tavanlar, abartılı ve karmaşık perspektif sistemlerinin kullanımıyla gerçekleştirilmiş resimlerle sonsuza açılmaktadır . Barok dönemde, dünyevi gerçeklerin sınırsız sonsuzlukta olduğu
inancıyla, hareket ve sonsuzluk esas alınmıştır. Organiklik ve doğacılık eğilimi dikkat çekmektedir. Yapı cephelerinde Rönesans’ın objektif ve akılcı düzenleri terk edilmiş, subjektivizm yani kişisel heyecanlara uygun keyfi hareketlilik egemen olmuştur. Rönesans’ın ve hatta Maniyerist dönemin düz ve statik çizgileri, Barok’ta cephelerde girinti ve çıkıntıya, dalgalanmalara dönüşmektedir. Mimarlık öğeleri, işlevleri düşünülmeden, sistemli olarak kırılıp bükülmektedir. Cephelerde, dinamik ve savrulan hareketler denenmekte, böylece mimari, hareketin sonsuzluğuna kendini kaptırmaktadır. Işık gölge oyunları üzerinde durulmuştur. Barok mimarlık örneklerinde, eğri çizgi ve alanlar, değisen ışık altında, ışığa bağlı bir hareketin yaratılmasına olanak sağlamakta ve yapıya ritim katmaktadır.Sade cepheler heykelsi bir hal almakta, bezeme strüktürü tümüyle örtmektedir















Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ERGONOMİ VE ANTROPOMETRİ

RUSYA KONSTRÜKTİVİZM, ALMANYA'DA BAUHAUS

SAĞLAMLIK